21 Şubat 2025 Cuma

Retrospektif-1

Bir sanatsever olarak bu “retrospektif” lafına bayılırım.Çok afili laftır. Allahını seversen nedir bu “retrospektif” diye bir de Chatgpt’ye sordum.Aşağıdaki gibi bir yanıt geldi:

Retrospektif, geçmişe dönük bir bakış anlamına gelir. Genellikle bir olay, süreç, proje veya dönemi değerlendirirken kullanılır.

Farklı alanlardaki kullanımları:

  • Sanat ve edebiyat: Bir sanatçının veya yazarın geçmiş eserlerini kapsayan sergi veya incelemeler için kullanılır.
  • Psikoloji: Bireyin geçmiş deneyimlerini analiz ederek bugünkü davranışlarını anlamaya çalışmak için kullanılır.
  • Bilim ve araştırma: Geçmiş verileri inceleyerek belirli bir konu hakkında çıkarımlar yapma sürecini ifade eder.
  • İş dünyası ve yazılım geliştirme: Özellikle agile (çevik) yöntemlerinde, bir takımın belirli bir dönemi veya projeyi gözden geçirip, neyin iyi neyin kötü gittiğini değerlendirdiği toplantılara retrospektif toplantılar denir.

Genel olarak retrospektif, geçmişi değerlendirerek gelecekte daha iyi kararlar almak için kullanılan bir yaklaşımdır.

Hürmetler Chatgpt!Bodrum’da lüks yazlık fiyatına üretilmiş Deepseek gibi Çinli bir muadilin olsa da artık, senin yerin yine de bizim için başka.

Chatgpt’nin tanımına uygun olarak ben de elimden geldiğince geçmiş deneyimlerimi anlatarak portföy yönetim sektörünün nereye doğru evrildiği hakkında görüşlerimi bir blog dizisi olarak paylaşmak istedim.

1990’lar ikinci yarısında profesyonel iş hayatına başlamadan önce toy bir hisse yatırımcısıydım.Üniversiteyi bitirmiş ve ekonominin bütün sırlarını çözmüştüm!Borsada oynayarak! rahatlıkla zengin olabilirdim.Aracı kurumların seans salonlarına gidiyor “düşükten alıp yüksekten satmaya” çalışıyordum.Neyseki çok kısıtlı olan paramın bitmesiyle hayallerim de bitti de iş aramaya başladım.

1999 yılında Strateji Menkul Değerler’e iş başvurusu yaptım.Şirketin sahibi ve yöneticisi Citibank ve Finansbank hazinesi kökenli ODTÜ’lü eski bir bankacıydı.Ufak bir mülakattan sonra sen önce paranın ne olduğunu öğren sonra hisseyi öğrenirsin diye beni iyice ufalayarak  tahvil ve bono bölümünde işe başlattı.İlk gün elime verilen HP hesap makinesinde önceden girilmiş formül olmasa 4 yıllık ODTÜ iktisat eğitimine rağmen bileşik faizi bile hesaplamayı bilmediğimi  anlamam çok da uzun sürmedi (Bu bileşik faiz işinin  yatırımcılıkta ne kadar önemli bir şey olduğunu daha önce anlatmıştım!).

90’ların sonu hem enflasyonun hem de faizlerin yüksek olduğu krizli yıllar.Faiz piyasada gün içinde 4-5 puan filan oynuyor.Esas para burada dönerken hisse piyasasının esamesi bile pek okunmuyor.

Tahvil-bono biriminin yöneticisi ya da şirketin sahibi ara sıra biz fani çömezlerin yanına gelir ve 6 ay sonra itfa olacak bilmem kaç faiz oranıyla işlem gören bononun günlük iç verimini ya da bunu başa baş noktası için haftalık bilmem kaç repo oranıyla fonlamak gerektiğine yönelik sorular sorarlardı.Çömez azapta gerekti ve bu sorulara da sürekli hazır olmak lazımdı.Paranın zaman değerine yönelik bu hesaplamalarla geçen bu zamanda Merkez Bankası bilançosu,Hazinenin finansmanı ,para piyasası,makro ekonomik veri akışının takibi gibi konularda da kısa zamanda kendime çok şey kattım.Ama yine de bir gözüm sürekli hisse piyasası ekranında kaldı.

Hafta sonları şirket haberleri ve bilançolarını takip etmeye çalışıyor bir yandan da hızlı bir şekilde başta Warren Buffet ve Peter Lynch kitapları olmak üzere yatırımcılık üzerine kitaplar okuyordum. Strateji Menkul Değerler’de tahvil-bono ve para piyasası rutin operasyonel işlerimi yaparken bir süre sonra kendimi eşin dostun parasını hisse senedi piyasasında yönetmeye başlarken buldum.Banka kurumlarına göre daha küçük bir aracı kurumda çalışmanın iyi tarafı da benim açımdan bu esnekliği oldu.

Karaköy’de bildiğiniz üç tekerlekli tezgahlarda “Adana var Ereğli var”diye hisse satıldığı dönemde Kapalıçarşı kökenli oyuncularının etkin olduğunu hatırlarım.Hem sermayeleri hem de değerli metallerde ve yabancı paralar konusunda alım-satım tecrübeleri vardı.Hatta bazı aracı kurumları da onlar kurmuşlardı.Bu yüzden al-satçı kültürün Borsa İstanbul’un temellerinde de olduğunu söylemek lazım.