Son zamanlarda hisse fonlarının ve BES’in büyümesi Türk sermaye piyasaları açısından güzel bir gelişme.Umarım bundan sonrasında Türk tasarruf sahipleri şirketlerin uzun vadeli bu gelişiminden paylarını daha çok alabilirler.Yatırımcı tabanı ne kadar yaygın olursa halka açık şirketler kanalıyla ekonomideki katma değer üretimi de o kadar genele yayılmış olur.BES de bunun için ideal bir sistem.Hatta BES; hisse yatırımı konusunda daha önceki blog yazılarımda önerilenlerin hepsini tek başına sağlayan bir platform. Hisse senedi yatırımı BES fonları kanalıyla yapıldığı takdirde bilinçsiz bir şekilde doğrudan hisse almak yerine kollektif yatırım kuruluşları vasıtasıyla yapılır.Kısa vadeli oynaklığı bertaraf etmek üzere zamana yayılmış alımları mümkün kılar.Emekliliğe kadar birikimleri sistemde tutarak uzun vadeli bir yatırım perspektifi sunar.Farklı varlık sınıflarındaki fonlar vasıtasıyla da yatırımcıya dengeli bir portföy dağılımı yapabilmesini sağlar.
BES’teki
portföy dağılımı hususunda da belki bazı şeyler söylemek lazım.BES uzun vadeli
bir birikim sistemi olmasına rağmen sistemdeki
dağılıma bakıldığı zaman hisse fonların oranının hala az olduğunu
görebiliyoruz.Son dönemde reel faizin çok yüksek oranda negatif olması bu
dağılımı daha radikal bir şekilde değişmesini gerektirirdi.Ama görünen o ki bu
değişim gerektiği gibi yaşanmamış. Daha önceki yazılarımda hisse senedi için;
uzun vadedeki yüksek reel getirisi nedeniyle portföyümüzün forvet oyuncudur
demiştik.BES’teki takım kuruluşunun ise genelde aşırı defansif olduğunu söyleyebiliriz.Aşırı
defansif olmak özellikle reel ve nominal faizlerin düşük olduğu bu dönemde beklentinin
aksine kalemizde çok gol görmek anlamına gelebilir. Negatif reel faizler günün
sonunda tasarruf sahiplerinden borçlulara kaynak transferi anlamına gelir.Dünyadaki
genel borçlanma dinamikleri de gözönüne alınırsa bu eğilim uzun da sürecek gibi
duruyor.Bugünlerde başta dolar olmak üzere bir değer biriktirme aracı olarak
para birimlerinin tartışılmasının arkasında da bu yatıyor.Bu yüzden hisse
senedi fonlarının BES birikimlerinde daha fazla yer verilmesi uzun vadede
tasarruf sahibi açısından iyi sonuçlar getirecektir.Yine önceki yazılarda bileşik faizin zamana bağlı
olarak nasıl quadratik şekilde çalıştığını görmüştük.
BES’in bir ucunda hiç
portföy dağılımı yapılmadan sadece sabit getirili yatırım araçlarından oluşan ve
bu yüzden TCMB politika faizinin ve bono getirilerinin normal olmayan bir
şekilde aşırı negatif getirisinden olumsuz etkilenen ve bu yüzden benim BES’im
birşey kazandırmıyor diye şikayet edenler diğer bir uçta da çok sık portföy
dağılımı yapan tasarruf sahiplerini görüyoruz.Sistem şimdi yılda 12 defa
portföy dağılımında değişiklik yapma hakkı tanıyor.Bu esnekliğin de çok fazla
olduğunu düşünüyorum.Stratejik portföy dağılımı bu kadar sık ve
radikal biçimde değişmez.Yoksa iş piyasa zamanlamasına ve al-sata döner ki
bundan da yine uzun vadede tasarruf sahibi zararlı çıkar.
BES daha iyi
bir şekilde çalışabilir elbette ama yine de tasarrufların değerlendirilmesi ve
hisse senedi yatırımı için elimizdeki en ideal sistem.Devlet üstelik yüzde 30
da katkı desteği sağlıyor.Bu tasarruf sahibi için bulunmaz bir fırsat. Hisse senedi yatırımını devlet
katkı sınırlarının sonuna kadar BES hisse fonlarıyla yapmak ve daha fazlası için de bu varlık sınıfındaki
diğer kollektif yatırım araçlarını kullanmanın yatırımcı için iyi bir tercih
olduğunu düşünüyorum.
Çocukların BES’e dahil
edilmesi de bence ayrıca önemli.Yatırımlar ne kadar erken başlarsa bileşik
faizin quadratik getirisinden o kadar yararlanılmış olur.Çocuklar için
oluşturulan BES portföyünde hisse fonların oranı daha da yüksek tutulabilir.
ABD’de tasarruflarda hisse dağılımında şöyle bir hesap yapmanın yaygın bir
uygulama olduğunu söyleyebiliriz:Eğer yaş 20 ise bu 100’den çıkarılır ve yüzde
80 oranında hisseye alokasyon yapılır.Diyelim ki yaş 50 olsun bu oran yüzde
50'ye düşer.Bu elbetteki bir kural değil ve Türkiyenin gerçeği de başka
olabilir ama bu uygulama pratiği tasarruf sahibi ne kadar genç olursa o kadar
hisse senedine yatırım yapılmasının iyi olabileceği konusunda fikir verir bize.Ne
kadar erken başlanırsa ve hisse senedine ne kadar yüksek alokasyon yapılırsa
çocuklar büyüdüklerinde bileşik getiriden o kadar çok yararlanmış olurlar.
Çocukların gelecekte toplu
bir birikime sahip olmasını sağlaması yanında BES sahibi olmak çocukları
finansal okuryazarlık konusunda da geliştirir. Türkiye’de çocuklarımıza
derslerde hayattan kopuk şeyler öğretmeye bayılıyoruz.Hele bazı ailelerde
çocuğun yanında para konuşmak bile ayıp sayılır.Böyle davranarak aslında onları
hayatla ilgili en temel bilinçten de yoksun bırakmış oluyoruz.Çocuklara
açılacak küçük bir yatırım hesabı onu
hayata daha iyi hazırlayacak büyük bir farkındalığa yol açar.Çocuk parayı
kumbaraya attığı zaman bunun bir tasarruf olduğunu ama tahvile ya da hisseye
koyduğu zaman ise bir yatırım olduğunu öğrenir.Farklı yatırım araçları hakkında
bilgi sahibi olur.Paranın bir zaman değeri olduğunu kavrar. Bunlar onun
önündeki yaşamında ister doktor,ister mühendis isterse yaratıcı mimar olsun çok
önemli olacaktır.