10 Haziran 2020 Çarşamba

Pasif Borsa Yatırım Fonlarının Aktif Hedge Fonlara Karşı Zaferi


Warren Buffet hisse senedi yatırımcılığıyla dünyanın iki numaralı zengini olmuş biri.Bu yüzden çoğu hisse yatırımcısı ve profesyonel yönetici için de doğal olarak ikonik bir figür.Onun aforizmaları,deneyimleri ve mektupları yatırımcıların başucu referansıdır.Sahip olduğu şirket,  Berkshire Hathaway,kötü bir yatırım kararı ile satın aldığı bir tekstil şirketinin adını taşıyor olsa da onun başarı hikayesi etkin olmayan piyasaların ve hisse seçimine bağlı değer yatırımcılığının da bir kanıtı gibidir.Hatta kendisi de; üniversitelerde Etkin Piyasalar Hipotezinin öğretildiği bölümleri destekleyeceğini,böylece yanlış yola gömülen finansçıların kaybedeceği paraları da kazanacağını bazı konuşmalarında şaka yollu dile getirmiştir.
Bunları tekrardan anmamın nedeni Warren Buffet’ın 29 sayfalık son yatırımcı mektubunda hedge fon sektörünü ve hedge fon yöneticilerini ağır bir şekilde eleştirmeye devam etmesi ve pasif fonların aktif fonlar üzerinde uzun vadede başarılı olacağı üzerine dokuz yıl önce girdiği ve bu sene sonunda sonuçlanacak iddiayı tekrardan gündeme getirmesi oldu.Eğer hisse senedi piyasasında bu senenin kalan zamanında bir siyah kuğu görülmezse S&P endeks fonu büyük ihtimalle Buffet’ın iddiaya girdiği Protege Partners’ın seçtiği en iyi fonlardan oluşan 5 fon sepetinin getirilerini rahatça geçerek bir milyon dolarlık iddiayı Buffet’ın kazanmasını sağlayacak. Bu da Buffet’ın; son 10 yılda yatırımcıların aktif fonlara verdikleri 100 milyar dolarlık yönetim ücretini çöpe attıkları iddiasının doğruluğu anlamına gelecek. Buffet bu sonuçları hatırlattıktan sonra mektubun sonunda, eğer ABD yatırımcıları için heykeli dikilecek bir adam varsa o da Jack Bogle’dır diyerek  endeksi takip eden düşük ücretli pasif endeks fonlarının yaratıcısını da göklere çıkarmış.
Gordon Gekko’nun “Para Asla Uyumaz” aforizmasını “Fon Yönetim Ücretleri Asla Uyumaz” olarak değiştiren Buffet’ın bu tavrı değer yatırımcılığının son kalesinin de yıkıldığı ya da etkin piyasalar teorisinin galibiyeti anlamına mı geliyor?
Aslında pek öyle değil.Buffet herşeyden önce iddia süresini 10  yıl olarak koyarak ve endeksi kendisine kıstas almayan daha çok mutlak getirili ve riskleri sınırlandırılmış hedge fonları hedef alarak aslında Buffetolojinin birinci tezinin üzerine oynuyor:“Uzun vadede hisse senedi kazanır”. Aslında burada Buffet’ın uyanıklığı ve tecrübesiyle elma ve armutlar üzerine iddaya girmesi söz konusu.Kısa vadeli oynaklığı  sineye çeken uzun vadeli al-ve-tut hisse yatırımcısının uzun vadede hedge fonları geçmesi aslında doğal bir sonuç.Çünkü hisse yatırımcısının en büyük dostu zamandır.Hisse yatırımı eğer yıllık ya da daha kısa vadeli getirilerle ele alınırsa belki oynaklığı en yüksek yatırım aracı olabilir.Ancak 5 ya da 10 yılllık sonuçlarla ele alınırsa riske göre getiri parametreleri dramatik bir şekilde yukarı çıkar.
Buffet’ın iddiasının ikinci dayanağı ise yüksek profilli ve havalı yöneticilere rağmen istikrarlı ve sürdürülebilir biçimde iyi yönetilen aktif fonların sayısının düşünüldüğünden az olması.Hisse seçimiyle pozitif alfa dediğimiz riske göre getiri katma değeri yaratabilen fon yöneticileri yok değil. Hatta bunun kanıtı ve bu  iddianın ironik diğer bir sonucu da iddia bedeli olan bir milyon doların 10  yıl boyunca Berkshire Hathaway şirketi hissesinde değerlendirilmesi  ve  getirisinin S&P’nin üzerinde olması. Ama yapılan akademik araştırmalar bize fon yöneticilerinin  sadece yüzde 10’dan az bir bölümünün bunu istikrarlı biçimde başarabildiğini gösteriyor.Fonlar genelde  yönetim ücretleri kadar düşük performans gösteriyor.Yani ortalamada bir değer yaratmıyorlar.Hatta ortalamadan kötü dilimlere doğru gittikçe istikrarlı biçimde değer tahribatı gözleniyor.
Borsa Yatırım Fonlarının Gelişmiş Piyasalardaki Atağı:
Warren Buffet’ın bu iddayı kazanıyor olması yatırım fonları sektörünün gittiği yönü de teyyid ediyor aslında.Yatırımcılar gittikçe daha çok oranda, endeksi izleyen pasif fonlara kayıyor.Bunun en büyük kanıtı da Borsa Yatırım Fonları Sektörünün büyümesi. Borsa Yatırım Fonları (BYF) bir endeksi baz alan, baz aldığı endeksin performansını yatırımcılara yansıtmayı amaçlayan ve payları borsalarda işlem gören yatırım fonlarıdır. Fonun içerisindeki hisse senedi portföyü, baz alınan endeksin içeriğinin bire bir kopya edilmesi ile oluşturulur. Payları işlem gördüğü borsalarda işlem saatleri içinde alınıp satılabilir. Böylece pahalı araştırma departmanlarına ve yüksek profilli portföy yöneticilerine ihtiyaç duymaz.Bu yüzden de çok düşük maliyetlidir.Endeks içeriği sürekli yenilendiği ve kötü performans gösteren şirketler endeksten çıkıp yerine iyi performans gösteren şirketler girdiği için de yatırımcı doğal bir seleksiyondan da yararlanmış olur.
İşte bu düşük maliyetli, sadece endekslerin getirilerini takip eden borsa yatırım fonlarına ABD’de 2016 yılında 490 milyar dolar giriş olmuş.Bu sürede S&P’deki yükselişe rağmen yatırım fonlarından 128 milyar dolar,hedge fonlardan ise 70 milyar dolar para çıkışı olmuş.Bu hedge fon endüstrisi için krizden sonraki en büyük kayıp demek.Bu girişlerle BYF’larının büyüklüğü yaklaşık 3.55 trilyon dolar seviyesine gelmiş.Son 5 yıldaki yıllık büyüme oranı ise yüzde 20. Bu fonların 2020 yılında da 5 trilyon dolarlık bir  büyüklüğe geleceği tahmin ediliyor.Bu rakamlar hedge fon endüstrisisinin pasif fonlara karşı rekabeti kalıcı olarak kaybettiği şeklinde yorumlanabilir.Sektör iki yönetim tarzını birleştirmeye çalışan akıllı beta fonlarını da üretti ama şimdilik onlar da pek tutmadı gibi gözüküyor.
Portföy yönetim sektörü açısından borsa yatırım fonlarının yükselişi biraz da sıkıntılı aslında.Yönetim ücretleri üzerindeki baskı bir yana bir de bu fonların yararlandığı büyüklük ekonomisinin getirdiği oligopolleşme riski var.ABD’de sektörün yüzde 70’ini Vanguard, BlackRock (iShares) ve State Street gibi üç tane şirketin ürünleri oluşturuyor.Portföy yönetim sektörü açısından bu oligopolleşme eğiliminin de önemli bir tehdit olduğunu belirtmekte yarar var.  
Doğrudan pozisyon almış BYF’larının bu kadar büyümesi piyasa oynaklığı açısından bir sorun da olmaya başlayabilir.Düzenleyici otoriteler tarafından şimdilerde bu da sorgulanmaya başladı.Risk yönetimi açısından aktif olan diğer fonlara göre bu fonların yatırımcılarının getiriye çok duyarlı olması,hızı hareket etmesi ve sürü hareketine daha fazla maruz kalıyor olması piyasalarda dalga boyunu arttırıp tepe ve çukurları derinleştirici etki yaratabilir.Örneğin olası bir yüzde 20’lik bir piyasa düzeltmesinde kan gövdeyi götürebilir.Böyle bir durumda tekrardan mutlak getirili hedge fonlara bir miktar giriş olsa da bu rakamlar gösteriyor ki hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılar yüksek sabit fon yönetim ücretlerinden ve bazı seneler çok yüksek performans ücreti öderken bazı seneler de getirileri ıskalamaktan yorulmuşlar.
Borsa Yatırım Fonlarının Türkiye’deki Durumu
Gelişmiş piyasalara baktığımız zaman yatırım fonları sektörünün net olarak borsa yatırım fonları lehine geliştiğini görüyoruz.Türkiye’de de borsa yatırım fonlarının mevzuatı ve düzenlemesi çoktan yapıldı.İlk borsa yatırım fonunun 10 yaş civarında olduğunu tahmin ediyorum.Halihazırda BIST listesinde 14 tane BYF gözüküyor.Bunun 9 tanesi çeşitli hisse endekslerini baz alıyor.Diğerleri ise altın,gümüş ve bono endeksleri üzerine.Dünyada dayanak varlığı hisse olan BYF’ları piyasanın yaklaşık yüzde 75’ini oluşturuyor.Yüzde 20’sinin dayanak varlığı tahvil ,yüzde 5’ inin ise emtia.Türkiye’de ise dayanak varlığı emtia olan BYF’larına stopaj dezavantajına rağmen ilgi daha fazla olmuş.Bu da Türk yatırımcısının genel yatırım eğilimini yansıtıyor.Ama genelde büyüklük ve sayı olarak borsa yatırım fonları beklenilen seviyede değil ve gelişmiş piyasaların aksine büyümüyor da.Bu fonlar özellikle yabancı yatırımcılar açısından iyi bir tercih.Ama bu ihtiyacı da dışarıdaki ishares gibi borsa yatırım fonları karşılıyor.
BYF’ları aslında çok makul ve basit bir finans mühendisliği.Diyelim ki altın yatırımı yapmak istiyorsunuz;fiziki olarak alsanız saklama,sigorta gibi dertleriniz olur.Gümüş almak isteseniz bu zaten fiziken  çok mümkün değil.Bunları vadeli kontratlarla alsanız takip etme ve vade bitiminde yenileme sorunuyla karşılaşırsınız.Ya da bilmediğiniz bir ülkede hisse senedi yatırımı yapmak istiyorsunuz;hangi şirketlere yatırım yapacaksınız?Yatırımcıya en uygun maliyetle en makul yatırım çözümünü büyük bir borsa yatırım fonu verebilir.Türk yatırımcısı nedense böyle makul yatırım araçlarına pek rağbet etmiyor.Endeksi takip etmek yerine tüyolarla doğrudan yatırım yapmak ya da sabah akşama kadar kaldıraçla forex oynamak daha cazip gelebiliyor. Yine de borsa yatırım fonları konusunda Türkiye’de aslında ciddi bir tanıtım eksikliği olduğunu da düşünüyorum.Herşeye rağmen daha çok yatırımcının ilgisini çekebilirdi.Öte yandan kurumsal yatırımcıların BYF ilgisi de arttırılabilir.Özellikle emeklilik fonları için BYF’ları iyi bir çözüm.Kurumsal yatırımcıların tercihini etkileyecek bir kaç ufak tefek düzenleme yapılabilirse ülkemizde de borsa yatırım fonları ivme kazanabilir.
Borsa yatırım fonlarının yükselişi aslında aktif yönetilen fonların önemini kaybetmesi anlamına gelmeyecek.Sadece sektörde herşeyi biraz daha yerli yerine oturtacak.Gerçekten iyi yönetilen istikrarlı aktif fonlar yatırımcı nezdinde yerini korurken yüksek ücretlerle aktif yönetim yaptığı varsayılan bir çok averaj fon da yerini daha çok oranda pasif fonlara bırakacak.

Forbes Mart 2017