27 Şubat 2023 Pazartesi

Hisse Toleransı

Ne yazık ki yapısı gereği hisse senedi piyasaları aşırı oynaklığa maruz kalırlar.Kısa vadede piyasanın hareketleri öngörülemez. Bu yüzden hisse yatırımı yaparken kısa vadeli ihtiyaçlar ve yatırımcının bu oynaklığa olan risk toleransının göz önünde bulundurulması gerekir.

İstediğim kadar hisse senedi piyasaları konusunda iyimser olayım elindeki tasarrufuna  bir yıl sonra bile ihtiyacı olacak bir yatırımcıya hisse senedi al demedim ve demem.Hisse senedinde kısa vadede de kazanılabilir elbette.Ama hisse senedi genelde karşılığı en az 5 yıllık sürede alınabilen bir yatırım aracıdır.Bunu akıldan çıkarmamak lazım.

 

Piyasadaki oynaklık bir nevi türbülansa benzer.Eğer pilota ve uçuş teknolojisine güveniyorsanız ve karakter olarak soğukkanlıysanız uyumaya ya da şarabınızı yudumlamaya devam edersiniz.Ama bu rahatlıkta olmayanlar da bir an evvel paraşütle uçağı terk etmek arzusu duyar.Eğer böyle ise bu yatırımcıya hisse piyasası uygun değildir.Ya da belirli bir orana kadar uygundur ki bunu da yatırımcının kendisi belirleyebilir.Buna risk toleransı diyoruz.Anahtar kural gece rahat uyuyacak bir portföy dağılımında olunmasıdır.Eğer hisse senedinin ne olduğu konusunda bilinçliyseniz, uzun vadeli düşünebiliyorsanız ve hisse senetlerine portföyün sadece belirli bir kısmını ayırmışsanız gece rahat uyuma kapasitenizi ve böylece risk toleransını da artırabilirsiniz.  İnsan bilmediği şeyden korkar ve bilmediği şeyler başına geldiği zaman daha çok hata yapar.

Yatırımcının getiri beklentisi nedir? Anaparayı sadece korumaya mı çalışıyor?Yoksa anaparayı koruyup kısa vadede ihtiyaçları karşılayacak nakit akışı da mı hedefliyor? Uzun vadeli yüksek servet kazancı mı arıyor? Risk yapısı bu getiri beklentisiyle uyumlu mu? Portföyün bir kısmını kaybettiğini görmeye tahammülü var mı? Bir türbülansta hemen her şeyi satıp kurtulma dürtüsünü mü yaşıyor? Zorlama satışa neden olacak kısa vadeli nakit akışı gereksinimi var mı?

 

Bu soruların yanıtları yatırımcıdan yatırımcıya değişiklik gösterir.Yatırımcı öncelikle kendisine bu soruların cevaplarını vermeli.Ben elimden geldiğince bu cevapların daha iyi verilebilmesi için tecrübe ve bilgilerimi paylaşmaya çalışsam da optimal bir yatırım dağılımının hazır bir reçetesi ve genel geçer bir oranı yok. Profesyonel hayatımda yatırım sepetinin sadece yüzde 10’unu hisse senedine koyup geceleri uykusu kaçan yatırımcıya da, tasarruflarının yüzde 90’ını hisse senedine koyduğu halde kalan yüzde 10 ‘u için “acaba bir fırsat kaçırıyor muyum?” diye huzursuz olan yatırımcıya da rastladım. Bu yüzden nasıl bir varlık dağılımının cevabının önemli bir kısmı yatırımcının kendisinde.

 

Kişinin risk alabilme yapısına ve ihtiyaçlarına uygun şekilde farklı varlık sınıflarından oluşan bir yatırım sepetinin yapılması bu yüzden esas dedik.Ama bu sepette de hisse bence olmazsa olmaz bir yatırım aracı. İnsan doğası gereği riskten sakınan bir yapıya sahip olsa da risk almamak da aslında risk almak anlamına gelebilir.Son 15 yıldır bütün dünyada uygulanan düşük ve hatta negatif faiz politikası tasarruf sahiplerinden borçlulara net bir kaynak aktarımına dönüşmüş durumda.Risk almayıp sadece sabit getirili mevduat ve bonoya yatırım yapan muhafazakar yatırımcı bu servet transferinden kaçamaz.Ama reel bir varlık olarak ve uzun vadede yüksek getiri sağlayabilme özelliği ile hisse senetleri tasarrufların erozyona uğramasını engelleyebilir.

 

Sonraki yazılarda detaylı şekilde açıklamaya çalışacağım gibi uzun vade işin içine girdiğinde hisse senetlerinin riski aslında görünenden daha az.Bir de bu varlık sınıfında işler doğru yapılırsa risk getiri dengesi daha da yatırımcı lehine döner.