Gelişmiş ülkelerde hisse senetleri tasarruf sahiplerine uzun vadede çok iyi getiriler sunabilen;sermayenin tabana yayılmasını sağlayan ve ülke değer üretiminden küçük tasarruf sahibinin de pay almasını sağlayan çok önemli bir yatırım aracı.
Şirket sahipleri koydukları sermayeyi mevduat faizi
kadar bir getiriyle değerlendirmeye razı olsa zaten şirketleri kurmaz paralarını
da bankaya koyarak keyiflerine bakarlardı.İşletmelerin işletme bünyesine dahil
ettikleri kaynaklardan risksiz getiriye göre bu yüzden daha çok getiri elde
etmeleri beklenir.Bir de faaliyetlerin bir kısmını dış kaynakla da yaptıkları
için öz sermaye getirileri böylece daha da artar.Bu yüzden sağlıklı faaliyeti
olan şirketler doğal olarak uzun vadede banka faizlerinden daha çok getiri
üretme kapasitesine sahip olurlar.
Özellikle tasarruf yapabilme gücü olan iyi gelirli ve iyi
eğitimli beyaz Türkler bir araya geldiklerinde masada önce memleketi
kurtardıktan sonra bir iş kurup kendilerini kurumsal hayattan kurtarma hayaline
düşerler.Bu işlerin çoğu da bir yerde cafe-lokanta açmak ya da ceviz yetiştirmek
gibi çok orijinal! iş fikirleridir.Ama çoğunun aklına zaten var olan hisse
piyasasında işlem gören çok önemli iş modellerinden pay almak gelmez.
Herhangi bir tasarruf sahibi:
Gidip Rahmi Koç’la ortaklık
kurabilir mi?
Akrilik elyaf yapabilir mi?
1000 MW enerji santrali kurabilir mi?
Petrol rafine edebilir mi?
Banka kurabilir mi?
Araba üretebilir mi?
Buzdolabı üretebilir mi?
Avrupa’nın en büyük cam üreticisi olabilir mi?
Roket yapabilir mi?
İlaç geliştirebilir mi?
Aziz Torun’dan daha iyi bir şekilde arsa satın alıp
proje geliştirebilir mi?
Borsa İstanbul’daki halka açık
şirketler herhangi bir tasarruf sahibine bunların hepsini sağlar. Hem de
şeffaf, güvenilir ve denetlenebilir şekilde.Size ne iş yapıyorsunuz diye
sorduklarında bir hisse yatırımcısı olarak demir çelik işindeyim ya da enerji
sektöründeyim deseniz havalı olmaz mı?
Borsa İstanbul Türk GSMH’nın
önemli bir kısmını yaratan ve Türkiye ihracatının çoğunu yapan halka açık bu
şirketlere ortaklık sağlar.Fiziki üretim yerleri, milyonlarca çalışanı ve iyi
şekilde yetişmiş uzman yöneticileriyle bu şirketler bir
hizmet ya da ürün satarlar. Hayat kadar gerçek ve elle tutulabilir
şekilde somutlar.Sadece ekranda yanıp sönen ışıklar olarak gördüğümüz ve
oynadık! larımız hayatımızın tam içindeki tanıdığımız,ürün ya da hizmet satın
aldığımız somut şirketler aslında.
Halka açık şirketin azınlık hissedarı
olmak şirketin yönetimde söz sahibi olmamak
anlamına gelebilir.Ama iyi sermaye getirisi sağlamayı becerebilen bir yönetimin
şirketine yatırım yapıldığı takdirde bu aynı zamanda Ege’de sakin bir sahil
kasabasında balık tutarken para kazanabilirsiniz anlamına da gelir.Kulağa hoş
gelmiyor mu?