Hisse yatırımına büyük ilgi olduğunu neredeyse 4
milyona ulaşmış hisse yatırım hesabı sayısından anlıyoruz.Bunun da çok büyük
kısmı son 2 senede açılmış (Neden böyle bir patlama olduğunu da aşağıdaki reel
TL mevduat grafiğinden anlayacağız zaten). Yıllardır hisse senedi yatırımının önemini anlatmaya çalışan ve
yatırımcı tabanının genişlemesini arzulayan biri olarak üzülerek görüyorum ki borsaya
yeni gelen milyonlarca yeni yatırımcı da hisse yatırımlarını bilinçli bir
şekilde yapmadıkları için kaybediyorlar ya da kaybedecekler.
Bütün dünyada hisse senetleri doğru bilinçle yapıldığı takdirde
yatırımcılara kazandırdı ve kazandırmaya devam ediyor.Türkiye’de de hisse
senedi piyasası yaşanan onca gürültüye rağmen uzun vadede hep kazandırdı.Aşağıda
bunun rakamlarını vereceğim.Ama buna rağmen bakıyorum hisse senedinden hep zarar ettim
diyenler çoğunlukta.Eğer öyleyse yatırımcının kendini ben nerede hata yapıyorum
diye sorgulamasında yarar var.
Aşağıda Borsa
İstanbul getiri endeksi,Amerikan Doları ve altının son 20 senedeki enflasyondan
arındırılmış yıllık ortalama getirileri var.Son 20 senede global faizlerin
büyük oranda negatif olmasının da desteğiyle altın, yatırımcısına yıllık olarak yüzde 8.4
kazandırmış.Yastık altında getirisiz olarak tutulan dolar ise Türkiyede’ki
enflasyonu ancak yakalayabilmiş ve neredeyse hiç getiri üretmemiş.Eğer bankada
vadeli mevduata yatırılmış ise bunun üzerine belki yıllık mevduat faizi
eklenebilir.Stopaj oranı ve son dönemlerde döviz tevdiat hesabı faizlerin
neredeyse sıfır olması da göz önüne alınırsa bu 20 yıllık sürede dolar
yatırımcısının yıllık en fazla yüzde 2 getiri sağlamış olduğunu söylemek
sanırım mümkün.Bu süre zarfında hiç itibarı olmayan ve güvensiz gözüyle bakılan
Borsa İstanbul endeksi ise yatırımcıya enflasyondan arındırılmış olarak yıllık yüzde 9.9 getiri sağlamış (20
Ocak itibariyle hesaplanmıştır).
Yirmi sene önce ortalama
bir hisse senedine yatırım yapmış ya da endeks fonu veya borsa yatırım fonu almış
bir yatırımcı dolar bazında bile iyi kazanmış.
Bir de en iyi getiri
sağlamış hisselere bir göz atalım:
2003 başlangıcından itibaren yaklaşık son 20
yılda en iyi performans gösteren hisseler neredeyse yıllık dolar bazında yüzde
70-80 getiriler elde etmişler.Getiride en uçta yer alan iki şirketi olağandışı diye sayıp buraya koymadım.Görüleceği
gibi tanıdığımız bildiğimiz şirketler
yıllık olarak dolar bazında bu süre zarfında yüzde 30-40 getiriler elde
etmişler. Son 20 yılın en iyi performans gösteren şirket hisselerinin hepsi
gerçek ve hepsinin performansının temel bir hikayesi var.
Bu şirketleri örnek olarak verdim.Tabiki
kimse yatırımcıdan bu şirketleri bulmuş olmasını beklemiyor ama ortalama bir hisse diyebileceğimiz
endeksin performansı da ortada.
Aşağıdaki tabloda da 2008’den
itibaren bugüne beş yıllık elde tutma sürelerinin getirilerini görmek
mümkün.Data 2003 başından itibaren başlıyor.İlk 5 yıllık elde tutma getirileri
2008 başından itibaren başlayarak bugüne getirilmiş.Bu süre zarfında herhangi
bir günde herhangi bir seviyede Borsa İstanbul’dan endeks getirisi kadar
getirisi olan ortalama bir hisse senedine yatırım yapmış bir yatırımcı 5
senelik süreler boyunca yatırdığı paradan zarar etmezken bazı beş senelik elde
tutma dönemlerinde ise yüzde 400 üzerinde kazançlar elde etmiş.
Eğer sürekli tavsiye ettiğimiz
gibi hisse yatırımları kademe kademe yapılsa zamanlama riski azalacağı için
zararda olmayan elde tutma süreleri 3 yıl gibi daha kısa aralığa da
çekilebilir.
Bu arada bu grafik bize ilginç bir
şeyi daha kanıtlıyor.En yüksek getirilerin 5 yıllık elde tutma süresinin başlangıcına
bakılırsa büyük bir düşüş dönemine denk geldiği görülür.2008 de sona eren elde
tutma süresindeki getiri yüksekliğinin arkasında 2002 krizinin hisse borsasını
olumsuz etkilemiş olması,2014’te sona eren 5 senelik elde tutma süresinin yüzde
300 getirilere ulaşmış olmasında 2008-2009 dünya finansal krizinin etkileri ve
en son yükselişte de 2017’de başlayan ekonomi yönetiminin heterodoks ekonomi
arayışları ve buna bağlı olarak döviz kurlarında başlayan krizin izlerini
görmek mümkün.
Beş yıllık elde tutma sürelerinde en
tepeden alıp krize yakalanan bir yatırımcı bile zarar etmemiş.Bu grafik aynı
zamanda yeri geldikçe sürekli tekrar ettiğimiz gibi uzun vadeli bir hisse
yatırımcısı için düşüşlerin hep fırsat olduğunu da ortaya koyuyor.
Bir de güvenli liman TL mevduatın
son yıllardaki reel getirisine bakalım:
Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine
göre TL brüt mevduat reel olarak 2001 krizi haricinde 2012 yılına kadar
yatırımcıyı enflasyondan korumuş .Ancak tasarruf sahibinin birikimleri
mevduatta 2012 yılından itibaren reel olarak erimeye başlamış.2019 yılında TL
mevduatta geçici olarak reel getiri olmuş ama TL mevduatta duran yatırımcı
birikimlerinin alım gücünü sadece 2021 yüzde 16 ve 2022 yılında yüzde 30
kaybetmiş(Hisse senedine patlayan ilgi de burada başlıyor zaten).
2008 finansal krizinden sonra
girilen düşük faiz döneminde döviz mevduat oranları da ABD ve AB enflasyonunun altında kaldı. Bu
yüzden Türk yatırımcısının uzun süredir sığınağı olan döviz mevduatı da son yıllarda yabancı
para birimi bazında tasarruf sahibini reel olarak koruyamadı. Yastık
altında ya da getirisiz bir şekilde bankada tutulan yabancı para cinsinden
tasarruflar bu ülkelerdeki enflasyon kadar alım güçlerini yitirdiler.ABD’de
geçen seneki 100 doların alım gücü geçen sene yaşanan enflasyondan dolayı bir
senede neredeyse yüzde 8 erozyona uğradı. Euro bölgesinde ise bu rakam 10’lara
yaklaştı.Enflasyon bundan sonra düşse bile tasarruflarını yastık altında döviz
olarak tutan yatırımcılar sadece 2022 yılında dolar bazında yüzde 7, Euro bazında
yüzde 9 kaybetmiş oldular. Yükselen enflasyona karşı büyük merkez bankalarının
faiz arttırmaya başlamalarıyla belki yeni bir döneme giriyoruz ama görünen o ki tasarruf sahiplerinden
borçlulara servet transferi sadece biraz daha yüksek nominal faiz oranlarıyla
devam edecek. Başta kamu olmak üzere küresel ölçekte öyle bir borç sorunu var
ki bunun yönetilmesinin başka da bir yol yok sanırım.
Buradan da anlıyoruz ki sabit
getirili yatırım araçları istikrarlı getiri üretse de bazı dönemlerde alım
gücünü korumayı da garantilemiyor. Bu erime Türk Lirası mevduatlarda vahim
biçimde yaşanmış ama döviz de reel alım gücünü koruyamamış.
Bu rakamlar ortadayken hisse
senedi piyasasının neden bu kadar itibarsızlaştırıldığını ve herkesin dert
yandığını anlamak mümkün değil.Eğer yukarıdaki uzun vadeli getiri tablosuna rağmen yatırımcı zarar
etmişse, bu yatırımcıya hisse senedi yatırım tarzını gözden geçirmesini öneririm.Elimden
geldiğince de fon yöneticiliğim döneminde karşılığını aldığım yatırım tarzını
ve yaşadığım tecrübeleri hisse yatırım kültürüne bir
nebze faydası olur umuduyla blogda aktarmayı bugünlerde sürdüreceğim.
Not:Veriler
için @Supheci_Kimse ve @burakihsanc 'e
teşekkürler.