4 Şubat 2023 Cumartesi

Hisse Senedi Piyasasının Suçu Ne?

 

Hisse yatırımına büyük ilgi olduğunu neredeyse 4 milyona ulaşmış hisse yatırım hesabı sayısından anlıyoruz.Bunun da çok büyük kısmı son 2 senede açılmış (Neden böyle bir patlama olduğunu da aşağıdaki reel TL mevduat grafiğinden anlayacağız zaten). Yıllardır hisse senedi yatırımının önemini anlatmaya çalışan ve yatırımcı tabanının genişlemesini arzulayan biri olarak üzülerek görüyorum ki borsaya yeni gelen milyonlarca yeni yatırımcı da hisse yatırımlarını bilinçli bir şekilde yapmadıkları için kaybediyorlar ya da kaybedecekler.

Bütün dünyada hisse senetleri doğru bilinçle yapıldığı takdirde yatırımcılara kazandırdı ve kazandırmaya devam ediyor.Türkiye’de de hisse senedi piyasası yaşanan onca gürültüye rağmen uzun vadede hep kazandırdı.Aşağıda bunun rakamlarını vereceğim.Ama buna rağmen  bakıyorum hisse senedinden hep zarar ettim diyenler çoğunlukta.Eğer öyleyse yatırımcının kendini ben nerede hata yapıyorum diye sorgulamasında yarar var.

 

Aşağıda Borsa İstanbul getiri endeksi,Amerikan Doları ve altının son 20 senedeki enflasyondan arındırılmış yıllık ortalama getirileri var.Son 20 senede global faizlerin büyük oranda negatif olmasının da desteğiyle  altın, yatırımcısına yıllık olarak yüzde 8.4 kazandırmış.Yastık altında getirisiz olarak tutulan dolar ise Türkiyede’ki enflasyonu ancak yakalayabilmiş ve neredeyse hiç getiri üretmemiş.Eğer bankada vadeli mevduata yatırılmış ise bunun üzerine belki yıllık mevduat faizi eklenebilir.Stopaj oranı ve son dönemlerde döviz tevdiat hesabı faizlerin neredeyse sıfır olması da göz önüne alınırsa bu 20 yıllık sürede dolar yatırımcısının yıllık en fazla yüzde 2 getiri sağlamış olduğunu söylemek sanırım mümkün.Bu süre zarfında hiç itibarı olmayan ve güvensiz gözüyle bakılan Borsa İstanbul endeksi ise yatırımcıya enflasyondan arındırılmış  olarak yıllık yüzde 9.9 getiri sağlamış (20 Ocak itibariyle hesaplanmıştır).

 



Yirmi sene önce ortalama bir hisse senedine yatırım yapmış ya da endeks fonu veya borsa yatırım fonu almış bir yatırımcı dolar bazında bile iyi kazanmış.

 

Bir de en iyi getiri sağlamış hisselere bir göz atalım:

 

 

2003 başlangıcından itibaren yaklaşık son 20 yılda en iyi performans gösteren hisseler neredeyse yıllık dolar bazında yüzde 70-80 getiriler elde etmişler.Getiride en uçta yer alan iki şirketi  olağandışı diye sayıp buraya koymadım.Görüleceği gibi tanıdığımız bildiğimiz  şirketler yıllık olarak dolar bazında bu süre zarfında yüzde 30-40 getiriler elde etmişler. Son 20 yılın en iyi performans gösteren şirket hisselerinin hepsi gerçek ve hepsinin performansının temel bir hikayesi var.

Bu şirketleri örnek olarak verdim.Tabiki kimse yatırımcıdan bu şirketleri bulmuş olmasını beklemiyor  ama ortalama bir hisse diyebileceğimiz endeksin performansı da ortada.

 

Aşağıdaki tabloda da 2008’den itibaren bugüne beş yıllık elde tutma sürelerinin getirilerini görmek mümkün.Data 2003 başından itibaren başlıyor.İlk 5 yıllık elde tutma getirileri 2008 başından itibaren başlayarak bugüne getirilmiş.Bu süre zarfında herhangi bir günde herhangi bir seviyede Borsa İstanbul’dan endeks getirisi kadar getirisi olan ortalama bir hisse senedine yatırım yapmış bir yatırımcı 5 senelik süreler boyunca yatırdığı paradan zarar etmezken bazı beş senelik elde tutma dönemlerinde ise yüzde 400 üzerinde kazançlar elde etmiş.

 

Eğer sürekli tavsiye ettiğimiz gibi hisse yatırımları kademe kademe yapılsa zamanlama riski azalacağı için zararda olmayan elde tutma süreleri 3 yıl gibi daha kısa aralığa da çekilebilir.

 



Bu arada bu grafik bize ilginç bir şeyi daha kanıtlıyor.En yüksek getirilerin 5 yıllık elde tutma süresinin başlangıcına bakılırsa büyük bir düşüş dönemine denk geldiği görülür.2008 de sona eren elde tutma süresindeki getiri yüksekliğinin arkasında 2002 krizinin hisse borsasını olumsuz etkilemiş olması,2014’te sona eren 5 senelik elde tutma süresinin yüzde 300 getirilere ulaşmış olmasında 2008-2009 dünya finansal krizinin etkileri ve en son yükselişte de 2017’de başlayan ekonomi yönetiminin heterodoks ekonomi arayışları ve buna bağlı olarak döviz kurlarında başlayan krizin izlerini görmek mümkün.

 

Beş yıllık elde tutma sürelerinde en tepeden alıp krize yakalanan bir yatırımcı bile zarar etmemiş.Bu grafik aynı zamanda yeri geldikçe sürekli tekrar ettiğimiz gibi uzun vadeli bir hisse yatırımcısı için düşüşlerin hep fırsat olduğunu da ortaya koyuyor.

 

Bir de güvenli liman TL mevduatın son yıllardaki reel getirisine bakalım:

 


Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre TL brüt mevduat reel olarak 2001 krizi haricinde 2012 yılına kadar yatırımcıyı enflasyondan korumuş .Ancak tasarruf sahibinin birikimleri mevduatta 2012 yılından itibaren reel olarak erimeye başlamış.2019 yılında TL mevduatta geçici olarak reel getiri olmuş ama TL mevduatta duran yatırımcı birikimlerinin alım gücünü sadece 2021 yüzde 16 ve 2022 yılında yüzde 30 kaybetmiş(Hisse senedine patlayan ilgi de burada başlıyor zaten).

2008 finansal krizinden sonra girilen düşük faiz döneminde döviz mevduat oranları  da ABD ve AB enflasyonunun altında kaldı. Bu yüzden Türk yatırımcısının uzun süredir sığınağı olan döviz mevduatı da son yıllarda yabancı para birimi bazında tasarruf sahibini  reel olarak koruyamadı. Yastık altında ya da getirisiz bir şekilde bankada tutulan yabancı para cinsinden tasarruflar bu ülkelerdeki enflasyon kadar alım güçlerini yitirdiler.ABD’de geçen seneki 100 doların alım gücü geçen sene yaşanan enflasyondan dolayı bir senede neredeyse yüzde 8 erozyona uğradı. Euro bölgesinde ise bu rakam 10’lara yaklaştı.Enflasyon bundan sonra düşse bile tasarruflarını yastık altında döviz olarak tutan yatırımcılar sadece 2022 yılında dolar bazında yüzde 7, Euro bazında yüzde 9 kaybetmiş oldular. Yükselen enflasyona karşı büyük merkez bankalarının faiz arttırmaya başlamalarıyla belki yeni bir döneme giriyoruz ama görünen o ki tasarruf sahiplerinden borçlulara servet transferi sadece biraz daha yüksek nominal faiz oranlarıyla devam edecek. Başta kamu olmak üzere küresel ölçekte öyle bir borç sorunu var ki bunun yönetilmesinin başka da bir yol yok sanırım.

Buradan da anlıyoruz ki sabit getirili yatırım araçları istikrarlı getiri üretse de bazı dönemlerde alım gücünü korumayı da garantilemiyor. Bu erime Türk Lirası mevduatlarda vahim biçimde yaşanmış ama döviz de reel alım gücünü koruyamamış.

Bu rakamlar ortadayken hisse senedi piyasasının neden bu kadar itibarsızlaştırıldığını ve herkesin dert yandığını anlamak mümkün değil.Eğer yukarıdaki uzun vadeli getiri tablosuna rağmen yatırımcı zarar etmişse, bu yatırımcıya  hisse senedi yatırım tarzını gözden geçirmesini öneririm.Elimden geldiğince de fon yöneticiliğim döneminde karşılığını aldığım yatırım tarzını ve  yaşadığım tecrübeleri hisse yatırım kültürüne bir nebze faydası olur umuduyla blogda aktarmayı bugünlerde sürdüreceğim.

Not:Veriler için @Supheci_Kimse ve @burakihsanc  'e teşekkürler.