Al-satçıların düşükten alıp yüksekten satma konusunda en çok yararlandıkları araç teknik analiz.Bundan sonrası ise karışık.Bunlar kendi aralarında Grafikçiler ,Eliott Dalgacılar, indikatörcüler diye ayrılırlar.Sonrasında da destekler , dirençler, Gannlar, stokastikler, ağırlıklı ortalamalar, omuz baş omuz, üçgen, bayrak, takoz,çift tepe formasyonlar vb bu belirsizlik ortamında al-satçıya işlem yapmak için sürekli bir sinyal üretebilirler.
“Temel analiz
mi yoksa teknik analiz mi?” gereksiz tartışmasına girmeden şunu söylemek
isterim ki; 1 haftalık teknik analiz kursuyla hisselerden emtiaya, çapraz
kurlardan faizlere kadar bir çok yatırım ürününde alım-satım kararı vermek
mümkün olabilir. Hatta bugünlerde üst
düzeyde bir danışmanın bir gazetede ekonomi yazarlığı yaparken Almanya
seçimlerinde Cumhurbaşkanı’nın kim olacağını yine teknik analiz grafikleri
vasıtasıyla tahmin ettiği bir gazete yazısını bile hatırlarım.Bu size de garip gelmiyor mu?
Daha önceki fiyat hareketlerine bakıp geleceğe dair
bir görüş oluşturmak bana pek makul gelmiyor açıkçası.Endeks de dahil hisse
hareketlerinde geçici bir pattern bulunabilir elbette.Bu yaşanan arz ve talep
koşullarına göre tahtanın momentumunu ya da ruh halini ölçmek gibi birşey .Bu
ruh hali iyi izlenirse yakalamak bazen mümkün olabilir. Ama o kadar. Bir haber
gelir ya da çok büyük bir yatırımcı
girer tahtaya grafikler bambaşka birşeye
dönüşür.Teknik analist destek direnç,ortalama ya da patternle uğraşırken hisse
aşağı ya da yukarı yönlü kopar gider.Özellikle derin olmayan tahtalarda
grafikler tahtada hakim olanlar tarafından oluşturulabilir bile.Bunu yapanları
da biliyoruz.Tahtada etkin bir spekülatör ya da spekülatör grubu yaratacağı
suni fiyat hareketleriyle grafik olarak
size her türlü patterni oluşturabilir.Hatta isterse imzasını bile atar.
Teknik analiz dersi veren
uzmanlar var.Bayılıyorum onların piyasaların sırlarını çözmüş edasıyla
konuşmalarına.Onların öğrettiklerinin böyle bir kapasitesi olsa inanın bu
insanlar zaten çoktan 70-80 metre motoryatlarında Karayiplerden işlem yapan
milyarderler olurlardı.
Yine de gerek Türkiye’de
gerekse gelişmiş ülke piyasalarında bilgi, şans faktörü, doğuştan gelen iç
güdüsel beceriler, disiplin vs. gibi özelliklerle al-sat stratejisini
kullanarak para kazanmış yatırımcılar var elbette. Ama bunlar genelde makro gelişmeleri ve şirketlerin temellerine
ilişkin bilgilerini analiz edebilme bilgi ve becerisine de sahip
oyuncular.Bunları Schwagger’ın bana da çok şey katan okunmasını tavsiye
edeceğim büyük ve başarılı yatırımcılarla yaptığı röportajlarda bulabilirsiniz.Scala
Yayınlarından Türkçeye de çevrildi.
Borsa İstanbul’da da al-sat stratejisi uygulayıp başarılı olmuş oyuncuların olması bizi yanıltmasın.Biz şimdi bu isimleri başarılı oldukları için yani hayatta kaldıkları için biliyoruz.Başarılı olamamış sayısız yatırımcının ya da gömlekçinin adını bile bilmiyoruz.Buna hayatta kalanlar sapması diyoruz.Mesela başarılı futbolcuların kazandıkları para ve şöhreti kendisine örnek olarak alıp okul ya da herhangi bir meslekle ilgilenmeyerek profesyonel futbolcu olmaya özenen ama sonu hüsranla biten belki her yüz bin hikayeden sadece 1’inin adını biliyoruz.Bu bir kişi ister Arda Turan ya da Arda Güler olabilir ama onların başarısı o kadar çok istisnai bir yetenek ve şansa bağlı ki kariyer tercihini bunun üzerine kurmak genelimiz için yüzde yüze yakın ihtimalle hüsran olur.
Borsa İstanbul’daki başarılı eski spekülatörler de bu başarıyı zaten sadece grafiklere bakarak yapmadılar.Herşeyden
önce işlemlerinin arkasında önemli bilgi vardı.Aracı kurumlara verilen büyük
yabancı emirleri yani akımı bilirlerdi.İlişki ağları iyi idi.Hem siyasetten hem
de şirketlerden iyi haber alırlardı.Şimdi ise bu işler daha zor.Borsaya büyük
giriş çıkışları yapacak ve hareketleri önceden alınıp satılacak yabancılar yok
artık.Olsa da emirler artık hiç kimsenin görmeyeceği şekilde girilebiliyor.
O kadar çok hareket
edilirse ve yüksek kaldıraçlı işlemler yapılınca bu oyuncular için de şans faktörü hep önemli
oldu.Bütün herşeyi doğru yapıp kötü zamanda yönetemeyeceği bir pozisyonda kalan
ve şimdi ismini hatırlamadıklarımız olduğu gibi, 1994
krizi öncesi hükümetten birisinin “bizim notumuz kırılırsa piyasa sence
nasıl etkilenir” uzmanlık sorusu üzerine ayıkarak bütün portföyünü satmasıyla efsaneleşmiş çok
büyük bir oyuncumuz da vardı.Bu oyuncu hisse pozisyonlarını likidite edip dolara geçtikten
sonra gerçekten de kredi notu indirimi gelmiştir.Ona da sattıklarını dolar
bazında yarı ya da üçte bir fiyatına yerine koymak kalmış.Yine başka bir oyuncu
diğer bir kriz zamanı balayında kafam rahat olsun diyerek bütün pozisyonlarını
likide etmesi sayesinde durumunu kurtarmış ve balayından döndükten sonra sattığı hisselerini yerlerden geri toplamış.
Bunlar gibi şans faktörüne
dayalı hikayeler çok olsa da bu
oyuncuların başarılı olmasında şans faktörünün etkisi de elbette bir yere
kadar.Şunu da söylemek lazım ki bu insanların aynı futbolda olduğu gibi doğal yetenekleri
de vardı.Sultanhamam’da ya da Kapalıçarşı’da da faaliyet gösterseler orada da
başarılı olurlardı.
Başarılı yatırımcılıkta şans
faktörü ve olağan dışı yetenekleri dışarı çıkardığımızda geriye yine bilgi
kalır.Eğer grafikleri kullanırken kararların altında yatırım ürüne yönelik temel bilgiler eksikse iş zaten “Bir Piyasa Oyuncusunun Astrolojik Almanağı”na
döner.Böyle bir almanak var bu arada.Piyasa oyuncuları tarafından para verilip
satın alınan ve her sene güncellenen bir yayın.Hiç okumadım ama görebildiğim
kadarıyla piyasa fiyat hareketlerinin astrolojik döngüler ve gezegenlerin
etkisi altında olduğu iddiasıyla her sene piyasalar için öngörülerde bulunan
bir almanak. Gann döngüleri,fraktallar,Venüs ve Merkür döngüleri,müziksel
harmoniler filan oldukça sofistike ama eğlenceli bir şeye benziyor.Bu almanakta
endeksten, ABD 10 yıllık tahvillerine, altından kakaoya kadar her varlık sınıfı
için alım-satım öngörüsü var.
Burcunu bile bilmeyen biri olarak bana bu elbette pek
makul gelmez .Siz satın alır mısınız
bilmem ama bu almanağın bayağı alıcısı da var.İnsanoğlu istediği kadar gelişsin
neticede zaafları olan bir canlı.Ama şunu belirtmem lazım ki altında temel
bilgiler olmayan bütün teknik analizlerin bence bu astrolojik analizlerden daha değerli yanı yok.Teknik analizle işlem
yapan yatırımcı ister hissede ister endekste ister çapraz kurlarda isterse de
emtiada işlem yaptığı ürünlerin temellerini bilmiyor ve bunları etkileyecek
makro gelişmeleri takip etmiyorsa kaybedenler oyununu oynuyordur.Bunu eninde
sonunda anlar.
İşlem yaptıkları ürün hakkında bilgiye dayalı
görüşlerini ürünün piyasa hareketlerini takip ettikleri teknik analizlerle de
birleştirerek pozisyon alıp başarılı
al-satçı yatırımcıların olabileceğini kabul etmekle birlikte piyasa zamanlaması yoluyla para kazanmış bu
yatırımcıların ya da fon yöneticilerinin sadece mutlak getiriye karşı başarılı
olduklarını belirtmekte de fayda var.Piyasa zamanlaması yaparak sistematik
olarak hisse endeksini uzun vadede yenmenin ise mümkün olmadığını
düşünüyorum.Teknik ya da temel analiz kullanarak para kazanan yatırımcılar
gördüm ve okudum ama al-sat tarzıyla endeksi sistematik olarak uzun vadede
yenmiş hisse fonu yöneticisi görmedim ve
duymadım. Al-sat kararlarının çoğu kazançla sonuçlansa bile ana yükseliş hareketini
bir kez kaçıran hisse senedi yatırım fonu yöneticisi eninde sonunda endekse
yenik düşer.Vade uzadıkça endeks üzerinde getiri sağlayabilmek al-sat
stratejisiyle gittikçe daha da zorlaşır. Piyasa zamanlaması yapmaya çalışmak ve
bir şirket hissesinde al-sat yaparak para kazanmaya çalışmak hisse fonu
yöneticisi ya da hisse yatırımcısı için hisse yatırımının uzun vadeli
potansiyelinden vazgeçmek ve alınan oynaklığa göre sağlanacak getiriden ödün
vermek anlamına gelir.