Eskiden bilançoları teker teker basar ve sonra onları excel dosyalarına atıp finansal analiz yapmaya çalışırdık.Şimdi bütün finansal bilgiler açıklanır açıklanmaz elimizin altında.Bu da şirketlere dair görüş oluşturmak için işimizin artık daha kolay olduğunu ortaya koyuyor.
Ama ne yazık ki iş sadece finansal tablolara bakmakla bitmiyor.Ben finansal tablolar hususunu istatistik bilimi için söylenenlere benzetirim.Bu ifadenin aslı şu: “Statistics are like a bikini. What they reveal is suggestive, but what they conceal is vital."Bunu "istatistik bikini gibidir, çok şey vaat eder ama asıl olanı göstermez." diye Türkçeye çevirebiliriz.Burada istatistik yerine muhasebe de desek sanırım ifade geçerliliğini kaybetmez.
Bu yüzden bu rakamları istediğiniz kadar sofistike biçimde kullanın size yine de her şeyi söylemeyecektir. Eğer öyle olsa basit değerleme rasyolarıyla da yatırım kararlarını verebilirdik.Bunun için fon yöneticisine de gerek kalmazdı.Yazılımlar bizim adımıza bunu kolaylıkla yapardı.Bu şekilde yönetilen algoritmik fonlar da var.Tek tuşla bilanço ve gelir tablosu kullanarak iskonto edilmiş nakit akışlarına yönelik değerlemelerle ya da değerleme çarpanları ile şirket alım-satım tavsiyeleri üreten sofistike yazılımlar hazırlanabilir elbette.Bunların hepsi de faydalı olur.Ama bir yere kadar.Charlie Munger da bir konferansta gülerek Warren Buffet’ın sürekli iskonto edilmiş net nakit akımlarından bahsedip durduğunu ama bunca yıldır bir defa bile bunu yaptığını görmediğini söylemişti :)
Bir şirketi değerlemek basit gibi
gözükebilir.Bunu yapabilmek için aslında sadece 3 parametre kullanılır.Bu
şirketten elde edeceğin serbest nakit akımları ;bu nakit akışlarının büyüme
oranı ve risksiz faiz oranı.“Bakırı döversin olur yassı, etrafını çevirirsin
olur tepsi” gibi basit gözüken iş ne
yazık ki bir bakır zanaatkarının yetişmesinin zorluğuna benzer şekilde gerçek hayatta o kadar da kolay değil.
Varsayımlardaki en ufak değişiklik bile şirketin hesaplanan değerinde çok büyük
değişimlere yol açabilir.Bu yüzden bir odaya dünyanın en iyi 10 kurumsal
finansman uzmanını ya da analistini de koysanız aynı finansallardan en az 11
tane farklı değerleme çıkar.Çünkü değerleme yapmak geleceğe dönük bir
tahmindir. Burada da devreye subjektif ve niteliksel değerlendirmeler girer.10
analistin 10’u da bu yüzden farklı bir tahminde bulunacaktır. Eğer böyle
olmasaydı çok da sofistike olmayan bir excel makrosuyla değerlemeleri yapmak ve
borsada da en iskontolu şirketleri seçmek çok kolay olurdu.
Bırakın gelecek dönem büyümesini
sermaye maliyetinin kaç olduğu; risksiz getiri oranı ya da sermaye harcama
kaleminin ne olduğu bile analistten analiste değişebilir. Yatırım
harcamalarının ne kadarı gider? Ne kadarı yatırım? Tesis ve demirbaş
yatırımları var olan kapasiteyi korumak için zorunlu olarak mı yapılıyor yoksa
büyüme amaçlı mı?Bu serbest nakit akışı dediğimiz rakam da anlaşılacağı üzere
öyle kolayca mutabakat sağlanacak bir şey değil.İçsel değer dediğimiz şey de bu
yüzden söylemesi kolay ama hesaplaması zor bir şey.Her şey doğru bile yapılsa
iyi bir analist değeri ancak geniş bir aralıkta tahmin edebilir.