11 Mart 2023 Cumartesi

Hisse Yatırımı Ama Nasıl? V-Uzun Vadeli Sabırlı Yatırımcı Olmak

Hisse yatırımını “al-sat” stratejisiyle değil uzun vadeli “yatırımcı” olarak yapan ikinci anlayışa gelelim.Piyasa zamanlaması açısından pasif ancak hisse seçimi açısından aktif olmayı gerektiren bu yöntem hisse bazında aktif bir araştırma ve değerleme faaliyetiyle endeksin üzerine ek katma değer yaratılabileceği varsayımına dayanır.Ben de yönettiğim portföylerde kısa vadeli endeks hareketlerine ve piyasalardaki kısa vadeli gürültüye gözümü kapatıp sadece şirketlerin 5-10 yıllık gelişme ve değerlenme potansiyeline odaklandım.

Bu tarz hisse yatırımcıları rallileri kaçırmaz ve bütün krizlere de yakalanırlar :) Ancak yıllar içinde bunu o kadar çok tecrübe ettim ki eğer yatırım yapılan şirket iyi şirketse eninde sonunda lastik top gibi krizlerde düştüğü yerden geri gelir.Piyasa değeri hak ettiğinin çok üzerinde bir hisseyse de yumurta gibi düştüğü yerde kalır. Kısa vadede hisse senedi fiyatları oynak olabilir ama uzun vadede kesinlikle şirketin faaliyet performansının çekim gücü doğrultusunda hareket eder. Değer yatırımının kurucusu ve çok uzun yıllar hisse portföyü yönetmiş olan Graham’ın da sözleriyle:”Tecrübeyle sabittir ki piyasa eninde sonunda değeri yakalamaktadır”.

Eğer bu bakış açısıyla hareket eder ve doğru şirkete yatırım için gerekli çalışmalar yapılırsa düşükten al yüksekten sat mottosu aslında gerçek anlamıyla değer yatırımcılığıyla hayata geçmiş olur.Burada önemli olan yatırım yapılmış olunan  şirketin potansiyeli ve ona ödenen fiyat.Fiyat ve değer arasında fark olması  2000 endekste pahalı bir hisse alabilirsiniz anlamına gelirken 4000 endekste ucuz bir hisse de alabilirsiniz anlamına gelir.

Bazen fiyat ve değerin arasındaki farkın kapanması için bir katalizör ya da bir hikaye gerekir.Ama çoğu zaman beklentilerden çok daha iyi gelen kazançlarla şirket piyasaya kendini kabul ettirir.Ya da piyasa değeri düşük değerli şirketler bir satın alma ve birleşmeye tabi olur ve  değerin ortaya çıkması için yine ortaya bir katalizör çıkmış olur.Ama eninde sonunda bu fark kapanır.Uzun vadede hepimiz ölüyüz der Keynes.Ama emin olun bu o kadar da uzun vade olmaz. Piyasaların kısa vadede olmasa da orta- uzun vadede etkin olduğuna emin olabilirsiniz.Fiyat eninde sonunda değere gelir.Eğer gelmiyorsa hesaplanan “değer”i bir kontrol etmekte yarar var.

Yatırım yapılan  hissenin fiyat hareketlerini izlemek yerine şirketin faaliyetlerini izlemek bu tarz yatırımcının düşünce yapısının nasıl olması gerektiğini ayırt etmek açısından önemli.Piyasada sürekli bir gürültü var.Bu gürültüye kulağı tıkayıp yatırım yapılacak hisseye odaklanmak al ve tut değer yatırımcısının hareket tarzıdır.Diyelim ki Fed Başkanı Jerome Powell dostunuz ve size FED’in önümüzdeki sene uygulayacağı faiz politikasının tüyosunu verdi.Bu tarz değer yatırımcısı için değişen birşey olmaz.

Bir odaya makro ekonomiyi tartışan 10 tane ekonomist koysanız, büyük ihtimalle oradan en az 11 tane farklı görüş çıkar. Piyasa tahmini yapan uzmanların  sözlerini düşünelim:

Yakın zamandaki belirsizlikler...

Fed’in faiz kararına ilişkin belirsizlikler...

Seçime ilişkin belirsizlikler...

Çin-ABD gerilimine ilişkin belirsizlikler ...

Rusya Ukrayna Savaşına ilişkin belirsizlikler...

Global belirsizlikler...

Önümüzdeki dönemdeki politik belirsizlikler vb...

Piyasalardaki belirsizlikler ve kaygıların bittiğini ben hiç görmedim .İyi de ne zaman yatırım yapacağız?Bütün bu gürültü içinde de şirketler ve ekonomi yoluna bir şekilde devam ediyor.Sonu gelmeyen siyasi, jeopolitik ve finansal tartışmaları dinlemek yerine şirketlerin faaliyet raporlarına odaklanmanın geri dönüşü uzun vadede yatırımcı için daha fazla olur.Buna emin olabilirsiniz.Bu yüzden al-ve-tut değer yatırımcısı makro haber akışına ve günlük fiyat hareketlerine odaklanmak yerine uzun vadeli yatırım perspektifine uygun olarak şirketin kendisine odaklanır. Piyasada değer ve fiyat arasındaki büyük ayrışma fırsatlarını bulmaya çalışır. Klasik finansın “Etkin piyasalarda fiyat bütün bilgiyi yansıtır” teorisine siz inanmayın.Yansıtmaz.Fiyat ve değer arasında keşfedilebilecek farklılıklar hep oldu ve olacak.

Al-ve-tut değer yatırımcısı için önemli olan havada dönüp duran haberler ve belirsizlikler yerine:

Şirket ne üretiyor?

Nasıl üretiyor?

Maliyet koşulları?

İşletme bünyesine aldığı kaynakların getirisi?

Hammadde tedarik koşulları?

Satışlarını artırabilir mi?

Ürün ya da hizmet fiyatını kolay arttırabilir mi?

Marka değeri var mı?

Brüt,Esas,Net Kar marjı yüksek mi?

Sektör rekabet koşulları nedir?

Şirketin yönetim kalitesi?

Yönetenlerin geçmiş başarıları?

Sektör nereye gidiyor?

Sektörle ilgili yasal düzenlemeler ve riskler var mı?

Ortaklarına yaklaşımı nasıl?

Ana ortaklar kimler?

Faaliyet raporları,bilanço,gelir tablosu ve nakit akım tablosu?

Grubun yapısı?

Vb. sorulardır.

Değer yatırımcısı bütün bu cevapların ışığında bu şirkete piyasada ödenen fiyata değip değmeyeceğinin değerlendirmesini yapar. Yatırım yapmaya değecek şirketi bulduktan sonra asıl kritik olan da bu hisseyi yeterli uzunluktaki zamanda tutup tutmamak olur.Bu yüzden bir şirketi alırken onu bir daha satmayacak stratejik bir ortak gibi almak doğru sonuç verir.Yanlış aldığım hisselerden çok erken satmış olduğum hisselerden para kaybetmiş olduğumuzu söyleyebilirim.Daha öncede söylemiştim hisse piyasasından alınan hisseden ziyade satılmayan hisseden para kazanılır.Hisse senedine  bu yüzden sabır göstermeyi bilen derviş yatırımcıların yatırım aracı diyorum. Bu yüzden ekranlardan uzak durmak da iyidir.Hisse yatırımı zaten biraz sıkıcı olmalı.Borsa ve aracı kurumlar hareketi sevebilirler ama bileşik getiri hareketsizliği sever.