Fiyat/kazanç oranı bütün dünyada yatırımcıların öncelikle baktığı çok önemli bir oran. Bir şirkete yaptığınız yatırımı kaç senede amorti edebileceğinizi ve yıllık beklenen yatırım getirinizi kabaca size söyler.Çarpan ne kadar düşük olursa beklenen getiri de o kadar yükselir.Örneğin F/K oranı 20 olan bir şirketin beklenen verimi yıllık yüzde 5 dir.F/K oranı 10 olan bir şirketin beklenen verimi ise yüzde 10’a yükselir.Bu da hisseye yapılan yatırım 10 senede yatırımcısına geri döner demek.Ne kadar düşük olursa şirket de o kadar ucuz kabul edilir.
Ama şunu bilmek lazım ki Fiyat genelde önden hareket eder Kazanç ise onu sonra takip eder.Fiyat ve Kazanç birbirinden ayrılıyorsa burada bunun nedenini bilmek gerek.Ama diyelim ki Fiyat düşüyorsa ve Kazancın değişmeyeceği düşünülüyorsa bu bir alım kararı olabilir.
Kabaca bakıldığı zaman evet
sadece bu orana göre bile yatırım kararı verilebilir.Ama şimdi biraz daha
yakından bakalım.Bu oranda payda olan fiyat konusu tamam.Sürekli değişse de net
bir şekilde fiyat dediğimiz şey ekranda.Ama burada kazanç nedir?İşte bu soruyla
birlikte hangi F/K sorusu da sorulmuş olur.
Gelir tablosunun en altında
açıklanan rakamda tek seferlik nakit olmayan fazladan bir kar söz konusu
mudur?Ya da tek seferlik geçici bir
zarar?Yani kazanç aslında ne kadar kazanç?Bu çarpanı diğer sektör şirketleriyle
karşılaştırırken açıklanan kazanç rakamının aynı şekilde hesaplandığına emin
miyiz?Sabit kıymetlerini 10 yıl yerine 20 yılda amorti eden bir yöntem
kullanılıyorsa işin rengi değişebilir.Şirket konsolidasyona tabii mi?Eğer
böyleyse kar rakamını olduğundan daha fazla görüyor olabiliriz.Bu durumda
kazanç rakamını düzeltmek gerekir.Kaldı ki gelir tablosunun altı kırmızı olan
yani zararda olan çok şirket gördüm ki aslında çok karlılardı.Şirket gelecek
gelirlerini artıracak yeni bir yatırım yapmaktaysa gelir tablosunun en
altındaki kazanç rakamı gerçek değeri yansıtmayacaktır.
Şirket finansal tabloları
arasında nedense nakit akışı tablosu ihmal edilir.Kazanç ne kadar kazanç sorusunun cevabı büyük ölçüde
belki burada bulunabilir.Kazanç bir
muhasebe yorumudur ama nakit gerçektir.Bu tabloda kazançlar serbest nakite
dönüyorsa kazanç rakamına güvenebiliriz.Ama yine sermaye harcamalarının titiz
bir şekilde sorgulanmaya ,ayıklanmaya ve yorumlanmaya ihtiyacı olur. Gider olarak
görünenler bir kapasite yatırım harcaması olabilirken gerçek gider olabilecek
bir kalem de yatırım olarak defterlere işlenebilir. Ekonomik değer ve muhasebe
değerinin örtüşmediği çok olur.
Diyelim ki bir tane üretim tesisi
olan şirket bir tesis daha açıyor.Artık iki tesisin operasyonel ve yatırım maliyetleri
muhasebe kayıtlarına girmeye başladı.Ama satışlar belki bir ya da 2 sene sonra
başlayacak.Şirket haberlerini takip etmeden ve şirket yönetimiyle konuşmadan
raporlanan finansallardaki yatırım giderlerinin ne kadarı sürdürme ne kadarının
büyümeden kaynaklandığını ve gelecek kar rakamlarının nasıl şekilleneceğini
tespit etmek genelde mümkün olmaz. Eğer
bu düzeltmeler yapılmazsa kullandığımız çarpanlar da bizi çarpabilir.
Peki bir sanayi şirketi ve hizmet
şirketini aynı şekilde mi değerlemeye tabi tutacağız? Ya da klasik bir sanayii şirketi ile yeni teknoloji şirketini?
Hadi diyelim bilançoya çok
hakimiz ve bütün bu düzeltmeleri yaptık. Değerlemenin
gurusu denilen Damodaran’ın önerdiği gibi şirketleri büyüme şirketleri, olgun
şirketler, finansal zorluktaki şirketler, finans şirketleri, döngüsel
şirketler, emtia şirketleri vs olarak da
ayırdık.Kazanç olarak; yıllıklandırılmış mı, ortalama mı, son dönem karının
yıllığa ilerletilmişi mi yoksa gelecek dönem kar tahmini mi alalım?Önümüze
sunulan oranda kazanç olarak ne kullanılmış öncelikle onu bilmemiz lazım.
Gerçekçi kazanç rakamı ileriye
dönük bir kar tahmini ile yapılan olur elbette.
Bilindiği üzere, yatırım
şirketlerindeki araştırma departmanları genelde kazanç rakamı olarak son dört
çeyrek dönemin karını kullanırlar.Ya da eğer şirket, araştırma departmanının
kapsamı altındaysa yıl sonu kar tahminini içeren bir fiyat/kazanç oranı da kullanabilir.Analistler
de geleceğe yönelik beklentilerini oluştururken kendilerini maceraya atmaz ve
geçmiş trende bağlı kalırlar.Eğer yatırım yapmak için sadece bu orana
güvenecekseniz gerçekten ileriye yönelik olarak gerçekçi bir kar tahmininde
bulunmak gerekir.Bu yüzden bu da yine çok değişkenlik gösterir. İşin içine
tahmin girince bu çarpanlar herkes için farklılaşmış olur artık. Tahmin
edilecek yıllar uzadıkça işler daha da karışır.
Kar büyümesi çok muhafazakar
yapılırsa bir fırsat kaçırılmış olabilir.Ama çok da iyimser yapılırsa bu sefer
ortaya fiyat/fantezi oranı çıkar ki bu da değer yatırımcılığının güvenlik marjını ihlal eder.Değerlemede yapılan
yaygın hatalardan biri de budur.Unutmamak
gerekir ki bir değer yatırımcısı için asıl risk kısa vadeli piyasa hareketleri
değil kalıcı sermaye kaybıdır.Eğer kazanç tahmini çok iyimser yapılırsa kalıcı
sermaye kaybı yaşama ihtimali yükselir.Büyüme tahminini ne aşırı güvenlikçi ne
de aşırı iyimser çizgide tutmak bu yüzden önemli.
Peki bu tahminin isabetli olması için ne yapılabilir?Öncelikle şirketin yatırımcı ilişkilerinin ileriye dönük tahminleri ya da şirketi analiz eden analistlerin tahminleri alınabilir. Bu konuda ABD’de yapılan bir çalışmaya göre de analistlerin beklentilerinin aşağı yönlü ya da yukarı yönlü yüzde 5’lik bir koridor içinde kalmasının ABD gibi sermaye piyasaları şeffaf ve gelişmiş bir ülkede bile yaklaşık 170’te 1 olasılık olduğunu bilmekte yarar var.
Geleceği tahmin ederken genelde körlük yaşarız. Genelde bugünü olduğu gibi yarına uzatırız.Gelecek ise kırılma ve değişimlerle gelir.Ve tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki portföye iyi getiri sağlayacak ve sizi rakiplerinizden ayrıştıracak hisseler şirketin açıkladığı ileriye yönelik tahminler ile analistlerin tahminlerini aşan karlılık açıklayan bu şirketlerin hisseleri olacak.Yani beklentilerdeki bu kırılma ve değişimleri başarmış şirketler.
Bunu da net bir yatırım tavsiyesi olarak alabilirsiniz.Beklentilerin üzerinde kar açıklayan ya da zarardayken gerçek kara geçen bir şirketi kesinlikle radarınıza alın.
Böyle bir şirkette değişime yol açan hikayeyi öğrenmek gerekir.Eğer zaten portföyde olan bir hisseyse ve değişimin ardında güçlü bir hikaye varsa endeks üzerinde performans göstermiş olmasına dayanarak satmamak iyi olabilir.Ama burada kazançtan kastım faaliyetlerden kaynaklı nakit kazanç.Bu kazancın ne kadar gerçek olduğunu nakit akışı tablosundan da mutlaka teyit etmek gerekir.
Piyasa çok etkin olmayabilir ama kaliteli ve
büyüyen şirketleri de kimse size çok düşük fiyata vermez. Bu yüzden Buffett'in
dediği gibi: "Harika bir şirketi makul bir fiyata
satın almak, makul bir şirketi harika bir fiyata satın almaktan çok daha
iyidir”.
Yüksek fiyat/kazanç çarpanlı bir
şirket ucuz olabilirken bazen de düşük fiyat/kazanç çarpanlı bir şirket pahalı
olabiliyor. Anlaşılması açısından çok basit olarak sayısal bir örnek verelim:
Bir şirketin önümüzdeki 10 sene
içinde yıllık büyüme kapasitesi yüzde 30’ken diğer bir şirketin yüzde 10
olsun.Şu anda aynı yıllık kazanca ve fiyat/kazanç oranına sahipler.10’uncu yıla
geldiğinde yüksek büyümeye sahip olan şirket diğerinin 3 katında fazla bir
değere sahip olmuş olacak.Bu yüzden eğer böyle bir büyüme öngörülebiliyorsa
yüksek büyümeli şirket 20 F/K da bile 10 F/K’ya sahip şirkete göre düşük
fiyatlı olabilir anlamına gelir.
Yıllık
Varolan Kazanç |
100 |
100 |
Çarpan |
10 |
10 |
Piyasa
Değeri |
1000 |
1000 |
Büyüme |
30% |
10% |
10 Yıl
Sonraki Yıllık kazanç |
1,379 |
405 |
10 Yıl
Sonraki Değer |
13,786 |
4,046 |
Değer yatırımcısının becerisi bu
büyük resmi görebilmesinde yatar.