20 Haziran 2015 Cumartesi

Yeni Normal:Yüksek Risk-Az Getiri


 
Finansal piyasalarda alt-üst oluş devam ediyor.Bundan 3-5 yıl önce adını duyduğumuz zaman ceketimizin önünü iliklediğimiz uluslararası bankalar perişan durumdalar;enflasyona endeksli tahvil ihalelerinde negatif reel getiri öneriliyor;likit fonlar negatif getiri üretiyor;risksiz getirili varlıklar getirisiz risklere dönüşürken güvenli limanlar su altında.Türk tasarruf sahipleri bu sarsıntıyı tam hissetmese de dünyada tasarruf sahipleri işte bu kabusu yaşıyor.

Yatırımcılar ,fonlar,portföy yöneticileri,sigorta şirketleri,bireysel emeklilik fonları riskin çok yükseldiği ama getirinin azaldığı bir dünyada reel getiri sağlamak daha doğrusu reel getiri sağlamayı da geçtik anaparayı korumak gibi zor bir görevle karşı karşıya şimdi. İşin kötüsü nereden bakarsanız bakın bu konjonktür beklentilerin ötesinde bir uzunlukta olacakmış gibi de gözüküyor. Bu gerçeklik karşısında uluslararası büyük bir bankanın varlık yönetimi bölümü yöneticilerinden Martin Keller’in yatırımcılara ve profesyonellere tek bir önerisi var:Prozac!Yemeklerden önce ya da sonra...ya da her ikisi de...

Dünyanın en büyük bono fonunu yöneten ve finans piyasalarında çok saygın bir yeri olan Bill Gross bu dönemi “Yeni Normal” diye nitelemişti ki isim babalığını yaptığı dönemde henüz Euro bölgesi borç sorunu bu kadar yayılıp derinleşmemişti.Yeni Normal, gelişmiş ülkelerin makro sorunlarından ve para otoritelerinin aldıkları önlemlerden dolayı global ekonominin uzun süre düşük büyüme ve düşük getiri ortamında kalacak olması gerçeği idi.

Kısa vadeli sabit getirili yatırım ürünlerindeki negatife varan düşük getiriler, hisselere,özellikle de kaliteli bilançoya sahip yüksek temettü getirili blue-chip hisselere talep yaratsa da Bill Gross bugünlerde hisse senedi yatırımlarını tartışmaya açan bir yazı yazdı ve kısa vadeli oynaklığına rağmen uzun vadede hisse senetleri reel olarak sabit getirili ürünlerden daha iyi getirir diye özetleyebileceğimiz “Stocks For The Long Run” yazarı Wharton Üniversitesi profesörü Jeremy Siegel’ın çıkarımlarının doğruluğunu yitirdiğini,100 yılda %6.6 oranında yıllık reel getiri üretmiş hisse senetlerinin son 10,20 ve 30 yılda bu ortalamadan aşağı yönlü saptığını ve bundan sonra da bu eğilimin devam edeceğini öne sürdü.Bu düşüncede olanlar Warren Buffet’ın yatırım şirketinin uzun vadeli getirilerinin de artık azalma sürecine girdiğini öne sürerek bu görüşe destek veriyorlar.

Bu tartışma sanırım daha uzun sürecek gibi gözüküyor.Çünkü bu aslında çok önemli bir paradigmanın da sorgulanması.Bütün finans piyasası ve tasarrufların alokasyonu, risk yüksekse getiri de yüksektir diye özetleyeceğimiz Finans Varlıkları Fiyatlama Modeli (CAPM) üzerine kurulmuştur.Bill Gross şimdi başta bireysel emeklilik sistemi yöneticileri olarak bütün kurumsal yatırımcıların paradigmasını da sarsmış oluyor.işin kötüsü daha geçen sayıda amatör bir yazar olarak özenle kaleme aldığım uzun vadeli bir perspektifle hisse yatırımlarına daha fazla yer verilmesi gerektiğini öneren, Jeremy Siegel,Warren Buffet ve Peter Lynch tarzına dayalı al-ve-tut stratejisini öneren ilk Forbes yazım, söyledikleri finans piyasalarında norm olarak kabul edilen biri tarafından 2 ayda demode duruma getirilmiş oldu.

Büyük ölçekli makro riskler ve negatif getirili risksiz varlıklar arasında sıkışan piyasalar daha oynak olmaya başladı ve bu da al-ve-tut stratejisi yerine kısa vadeli hareket eden stratejileri ön plana çıkardı gerçekten.Ancak diğer öne çıkan stratejilerden biri de büyüme ve borç dinamikleri açısından gelişmiş ülkelere göre daha iyi bir görünüme sahip olan gelişmekte olan ülke varlıklarında daha fazla pozisyon almak.

Bir varlık sınıfı olarak gelişmekte olan ülkelerin bu kötü global resimde daha iyi bir yerde durduğu kesin.1973-1985 yılları arasında gelişmiş ülkelerin dünya üretimindeki payı %75’ken bu oran 1986-2009 yılları arasında %60’a düştü.Yaşanan bu sarsıntıyla birlikte oranın gittikçe düşmeye devam ettiğini de göreceğiz.Bu varlık sınıfına ayrılan fonların önemli bir kısmı şimdiye kadar BRIC markasıyla en büyük 4 gelişmekte olan ülkeye gitti.Hatta Türkiye’de yatırımcılara sunulan bir BRIC fonu bile var.Ancak Yeni Normal ile birlikte büyümesi daha çok gelişmiş ülke pazarlarına ihracata dayanan BRIC markasının zayıfladığını ve kendi büyüme dinamikleri olan yeni cazibe merkezleri aranmaya başladığını söyleyebilirim. Büyüyen pazarlara yakınlığı,demografik yapısı,güçlü bankacılık sistemi ve sağlam borç dinamikleri ile Türkiye’nin bu varlık sınıfında daha fazla fon çekeceği konusunda oldukça iyimserim.

Dünya finansal piyasalarında taşların yerine oturması ve paradigmların şekillenmesini bundan sonrasında hep birlikte yaşayıp göreceğiz ama bu noktada gönül rahatlığıyla Türk yatırımcısının göreceli olarak daha iyi bir yerde durduğunu söyleyebilirim. Türkiye’de hem nominal hem reel getiriler mutlak olarak düşmeye devam etse de göreceli olarak yüksek kalacak.Benzer durum Türk şirketlerinin faaliyet büyümesi ve faaliyet karlılığında da yaşanacak.

Bill Gross’un söyledikleri her ne kadar “hisse senedinin sonu” olarak finansal basında yankılansa da aslında Gross’un söylediği azalan getiri oranlarından hisse senetlerinin de kaçamıyacağı ve çok uzun dönemde %6.6 reel getiri planlayan ve yükümlülük altında olan bireysel emeklilik sistemleri,sigortalar ve endowment fonların buna hazırlıklı olmaları gerektiği idi.Nitekim Siegel’in paradigmasını sorgulayan Gross’un dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi PIMCO ,varlık dağılımlarında gelişmekte olana ülkelere daha fazla yer vermeye başladı ve ilk defa bir hisse fonu kurarak başına da iddialı bir fon yöneticisini getirdi.

Biz aslında bu tartışmanın çok da gerisindeyiz zaten.Yandaki grafikten de görüleceği gibi bizde tablo zaten Finans Varlıkları Fiyatlama Modeli (CAPM)’ne uygun olmamış.Son 10 senede bonolar yıllık bazda %12.4 reel getiri sağlamışken bu oran hissede sadece %4.5 (Tablo1).

İşte bundan sonra bu tablo sabit getirili yatırım araçlarında ciddi bir düşme eğilimine girerek normalleşecek.Her ne kadar Türk yatırımcısı göreceli olarak biraz daha şanslı olsa da tasarruf sahiplerini zor bir dönem bekliyor.Alışkanlıkların çalışmayacağı bir döneme girdik.Alternatif yatırımlar,daha sofistike ürünler ve alfa üreten (varlık sınıfı karşılaştırma kriterinin üzerinde katma değer üreten) aktif stratejiler ön plana çıkmaya devam edecek.

Tasarrufunuz yoksa sorun da yok,ölüler üşümez;ama bu dönemde paranız varsa derdiniz de var!
Forbes-Ağustos 2012