20 Haziran 2015 Cumartesi

Ey Alfa Buradaysan Üç Kere Masaya Vur!


 
Hisse fonu yöneticilerinin hisse seçimiyle hisse endeksinin üzerinde getiri sağlayabilmesine alfa yaratmak diyoruz. Bunu fon yöneticisinin sistematik üstün performansı olarak da nitelendirebiliriz.Peki “alfa” gerçekten var mı yoksa Superman gibi adı olan ama kendi olmayan bir kurgu kahramanı mı?Bu,finans medyasının ve finans akademisi çevrelerinin bugünlerde gittikçe daha fazla kafa yorup sorguladığı bir husus.

 

Burton Malkiel’in hem piyasa zamanlamasının hem de sistematik olarak iyi hisse seçiminin mümkün olmayacağını iddia ettiği ünlü Rasgele Yürüyüş  kitabında maymunların dart oynayarak seçtiği hisselerin fon yöneticilerinin portföylerinden daha kötü performans göstermiyeceği iddiası yıllarca finans medyasına malzeme olmaya başarmıştır.Bunu yıllar önce ilk defa Wall Street Journal bir deneye taşımış ve 6 aylık zaman süresince sadece 100 profesyonelden 61’inin dart oklarından daha iyi performans gösterdiği ortaya çıkmıştı.Bu 100 kişiden ise sadece 51’i endeksi geçmeyi başarabilmiş  diğer 49 kişi ise endeks getirisinin altında kalmıştı.”Maymunlar Fon Yöneticilerine Karşı Deneyi” tam olarak Malkiel’i haklı çıkarmasa da yönetim masrafları, konsantre portföyün daha yüksek riski de gözönüne alınınca gerçekten de sonuçlar Wall Street’in havalı fon yöneticilerinin  karizmasını çizmeye fazlasıyla yetecek düzeydeydi.

 

Fon yöneticilerinin alfa yaratma yani karşılaştırma kıstasının üstünde pozitif getiri üretebilme becerilerini sorgulayan, özellikle ABD’de, oldukça fazla akademik  çalışma yapılmış durumda.Ben de bir fon yöneticisi olarak haddinden fazla bir şekilde bu çalışmaların sonuçlarını okuduğumu söyleyebilirim.Oldukça tartışmalı ve bazen de birbiriyle çelişen sonuçlar olsa da görebildiğim kadarıyla genelde fon yöneticilerinin ortalamada pozitif alfa yaratamadığı sonucu yaygın.Yaratabilenler de bunu istikrarlı biçimde sürdürememiş.Fon yöneticileri arasında negatif alfa yaratma ise daha yaygın ve belirgin.Ancak en iyi %10’luk dilimde yer alan fonlar için ise akademik çalışmalar genelde istikrarlı ve istatistiksel olarak tesadüfi sayılamıyacak nitelikte üstün performans bulguları bulabiliyorlar.Yani mükemmel bir etkin bir piyasa yok ,pozitif alfa da mümkün ancak bu marjinal nitelikte.Çıkarılabilecek bir diğer sonuç da; pozitif alfa bulguları özellikle kurumsal yatırımcıların ve kurumsal yönetim ilkelerinin çok gelişmiş olduğu Batı piyasalarında gittikçe zayıflamaya devam ediyor.

Gerçekten de günümüzde artık bilgiye ulaşım ve bilgiyi işlemek çok daha kolay.Ayıptır söylemesi  tuvalette bile akıllı telefonlar kullanılarak bilgiye ulaşılıp finansal analizler yapılabiliyor ve yazılımlar sayesinde de piyasa arbitrajlarını tüketecek çok yüksek frekanslı işlemler yapılabiliyor.Bu yüzden en iyi ve ortalama fon yöneticisi arasındaki fark, yeni teknik ve sistemlerin gelişmesi ve kapasitelerin zorlanmasıyla olimpiyatlarda en iyinin yarattığı farkın küçülmeye yüz tutması gibi azalmış durumda.Yani pozitif alfa yaratabilecek bakir alanlar hiper-rekabetçi bir finans dünyasında gittikçe azalıyor.Böylece batı piyasalarında sektörde eğilim aktif yönetilen fonlardan sadece endeksi takip etmeye çalışan ve  yönetim ücreti düşük pasif fonlara kaymaya devam ediyor.

Peki Batı finans medyasının ve finans teorisinin iddia ettiği gibi piyasalar, etkin piyasalar varsayımına yakınsayabilir mi ya da başka deyişle alfa öldü mü?

En son söyliyeceğimi baştan söyliyeyim;kesinlikle hayır.

Hisse senedinde kazananlar ve kaybedenler vardır ama hisse senedi piyasası uzun vadeli gelişim trendiyle sıfır toplamlı bir oyun olmamıştır.Ama endeks üzeri üstün performans sıfır toplamlı bir oyundur; birilerinin pozitif alfası teorik olarak başkalarının negatif alfasıdır.Negatif alfanın varoluş nedeni de  de davranışsal yatırımcı zaafları ,bilgiye erişim farklılaşması ve gelen bilginin farklı işlenişidir.Bu şekilde düşünürsek negatif alfa ve buna bağlı olarak da pozitif alfanın varlık zemininin öyle kolay bir şekilde yitip gidemiyeceğini söylemek mümkün.Kurumsal yatırımcı tabanının çok güçlü olduğu ve etkin bir piyasa altyapısına sahip gelişmiş piyasalarda belki bu zemin küçülebilir ama ağırlıklı olarak sokaktaki küçük yatırımcıyla karşı karşıya kalınan ve henüz altyapısal gelişimini tamamlayamamış gelişmekte olan piyasalar alfa açısından oldukça verimli bir toprak sunmaya devam ediyorlar.

Türk hisse senedi piyasasının yasal ve operasyonel altyapı anlamında hızlı bir gelişme gösterdiğini ve bugün itibariyle finansal raporlama,kamuoyunu bilgilendirme gibi bir çok kurumsal yönetim kalitesi standartları açısından gelişmiş ülkelere yaklaştığını söylemek mümkün.Ama öncelikle çok dinamik ve genç bir özel sektöre sahip.Herhangi bir sanayinin genel ekonomi içerisinde ya da herhangi bir şirketin bir sanayide çok hızlı biçimde ivme kazabildiğine şahit olabiliriz.Özelleştirmeler,demografik yapı,ülkenin coğrafik lokasyonu ve kentleşme gibi olgular şirketlerin gelişimine çok dinamik bir ortam hazırlıyorlar.Hayat döngüsünün yukarılarında yer alan olgunlaşmış şirketler  bu yüzden BIST’de çok fazla değil.Öte yandan da ortalama hisse elde tutma süresinin günlerle ifade edilen Türk Hisse senedi piyasasında  kurumsal yatırımcı tabanının zayıf olmasına da bağlı olarak bilgiye erişim ve bilginin işlenmesinde etkin olmayan bir piyasa olduğunu söylemek mümkün.

Kaldı ki istediğiniz kadar şirket bilançolarını analiz edin,sektör operasyonlarının nabzını tutun  ve şirket değerlemeleri için karmaşık yazılımlar ve programlar üretin bir hisseye yatırım kararı eninde sonunda öznel bir takım varsayımların bu analizlerde kullanılmasını gerektirir. ABD’de bile bir odaya dünyanın en iyi 10 kurumsal finansman uzmanını ya da analistini koyun aynı finansallardan en az 11 tane farklı şirket değerlemesi çıkar.Çünkü işin bir zanaat tarafı bir de sezgisel tarafı vardır.

Bu noktada ODTÜ’nün efsane hocası Rahmetli Muhan Soysal’ı anmak isterim.Muhan Hoca öğrencilere, tepegöze koyduğu klasik tarzda yapılmış bir resmi ve akabinde de bu resmi refere eden Picasso’nun kübist tarzda bir resmini göstererek tarihi bir hayat dersi verirdi:hayat size hiçbir zaman Matisse tablosunda olduğu gibi net formlarla gelmiyecek ve aranızda sadece Picasso tablosuna bakıp Matisse’i görebilenler başarılı olacaklar.

Gerçekten de bir süredir resim üzerine okuyorum şaşırtıcı biçimde hisse piyasasıyla benzerlikler buluyorum.Ressamların fundamental değerleri,arz talep dengesi, spekülasyon,aracılar,trendler,piyasa yapıcılar,kurumsal alıcılar,manipülasyon vs...Açıkçası resim piyasası hisse senedine göre daha spekülatif ve yatırım olarak aksiyon alınması özellikle modern sanatın geliştirdiği öznel ve karmaşık dil de gözönüne alınırsa artık çok daha zor bir piyasa.Ama eğer belli bir altyapınız varsa,yeterli okumalarınızı yapıyorsanız,doğru aracılarla çalışıyorsanız ve yeterince piyasa tecrübesine sahipseniz bu denizde yol alabilir ve kesenize uygun güzel koleksiyonlar oluşturabilirsiniz.Özellikle de ustaların tablolarına yatırım kararlarını büyük isabetle verebilirsiniz.Bunlar zaten Türk resminin kilometre taşlarını oluşturmuş ve değerleri olgunlaşmış eserler.Yani standart bir hisse araştırma departmanının geriye dönük,kısa vadeli ve sadece data odaklı bir çalışması gibi bir çalışma size yetebilir bunun için.Ama bütün bunlar değeri ancak ileride olgunlaşacak ve geleceğin kilometre taşı olacak sanatçı ve sanat eserlerini bulmanıza yeterli mi?İşte bu noktada daha fazla şeye ihtiyacınız var.Artık standart bilgi size yetmeyecek,daha derinlemesine bir bilgi,bir resim gözü gelişkinliği ve ileriye dönük güçlü sezgiler gerekecek.Cezanne için anlatılan bir anekdotu aktarmak isterim bu noktada.Cezanne büyük galerilerden birini ziyaret ettiğinde galericisi, genç Van Gogh’un eserlerini gösterip Cezanne’a fikrini sorar.Cezanne tablolara şöyle bir bakıp: “tam anlamıyla çöplük” diye yanıt verir.

Türkiye’de de bugün Erol Akyavaş’ın değerini artık herkes biliyor;alfa ise büyük oranda on sene sonrasının Erol Akyavaşlarını bulabilmekte yatıyor.On sene sonra hangi sektör Türk ekonomisi üzerinde büyüyecek,hangi sanayiler ivme kazanacak ve bu sanayide hangi şirketler nasıl konumlanacak?Yani işin zanaat tarafı ne kadar gelişirse gelişsin nicel olarak tanımlanamıyacak öngörü,derinlik ve sezginin oluşturduğu bir sanat tarafı hisse portföyü yönetiminde alfayı hayatta tutmaya devam edecek.
Forbes-Aralık 2013